9 Mart 2009 Pazartesi

Mali Piyasa Dalgalanmaları ve Rastgele Helikopter Operasyonları: EFSANE FED !

Uluslararası piyasalarda yaşanan sorunların (ani ve beklenmedik dalgalanmaların) esas kaynağı parayı yönetenlerdir. Uluslararası piyasalarda yaşanan ani ve beklenmedik dalgalanmaların esas nedeni gelişmiş ülkelerin yaratmış olduğu “ponzi” finansmanlardır. Ponzi (Spekülatif) finasman araçlarıdır.

Kredi, faiz oranı, kur (parite) ve likidite riskinden korunmak, spekülasyon gibi amaçlarla bankalar uluslararası finansal piyasalarda değişik türev ürünlerle firmaların karar alma süreçlerine tam olarak destek verememektedirler.
Şöyle ki; gelişmiş ülkelerin hedge fon sektörü, türev ürünlerde geçmiş yıllarda yaşanan sorunlar, yine sermaye piyasalarında yaşanan ciddi boyutlardaki skandallar/mali yolsuzluklar ve büyük finans kuruluşlarının açıklamış oldukları büyük boyuttaki zararlar, uluslararası piyasalarda ani ve kırılgan dalgalanmalara neden olmaktadır. Rasyonel yatırımcıların karar alma süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Dünya mali piyasalarındaki dalgalanmaların başlangıç yeri gelişmiş ülke ABD’dir. ABD kaynaklı konut kredileri bağlamlı menkullerin geç ödeme ve hacizlere bağlı değer düşüklüğü, “ponzi” (ve spekülatif) finansman yaratan finans kuruluşlarının büyük miktarlarda zarar yazmasına ve sorunun tüm dünya piyasalarına (tüm dünya ülkelerine) yayılmasına neden olmuştur. Yayılma ve buluşma etkisi neticesinde; Türkiye (KKTC dahil), diğer tüm gelişmiş ve gelişmekte ülkelerin finans piyasalarında kısa süreli ani ve kırılgan dalgalanmalar yaşanmıştır.

ABD’nin Merkez Bankası ( MR. FED !); her ne kadar kısa süreli faiz aracını (faiz indirim hakkını) kullanmış olsa da, ulusal ve uluslararası ekonomilerdeki olumsuz gelişmeler ve olumsuz beklentiler, FED’in kısa süreli para politikası aracını etkisiz kılmıştır. Neticede Mr. FED, piyasaya birden fazla rastgele helikopter operasyonu dünenlemiştir. Fakat bu operasyonlardan herhangi bir olumlu sonuç alamamıştır. Zaten FED’in operasyonları piyasa üzerinde olumlu sonuç(lar) verseydi piyasalarda mucize(ler) olurdu. MR. FED, EFSANE FED OLURDU !

MR. FED dahil olmak üzere hiç kimse; şirketlerin (bankaların) iflas etmeyeceğine dair bir güvence veremez ve vermemelidir. Çünkü, piyasa ekonomisinde nasıl ki şirketlerin kâr etmesi risk almanın bir getirisi olarak görülüyorsa, şirketlerin iflas etmesi de risk almanın bir bedeli olarak algılanmalıdır.

FED’in Merkez Bankası olarak bilmesi gereken şudur: rasyonel beklentilere sahip yatırımcılar (iktisadi birimler) mevcut tüm enformasyonu kullanarak uygulanan politika etkilerini tahmin ederler ve geleceğe dayalı bir beklenti oluşumuna geçiş yaparlar. Sonuçta, para politikasının bir defalık kısa dönemli etkisi bile olmaz. Müdahaleci FED’in güvenilirliğe sahip olduğu kabul edilmediği sürece, her operasyon sonrasında piyasalarda yıkıcı etkilerortaya çıkar; FED’in rastgele helikopter operasyonları her zaman başarısızlıkla sonuçlanır.

TC Merkez Bankası’nın bilmesi gereken şudur: finansman ve yatırımlar, fiyatların istikrarlı veya makul geliştiği (enflasyonun ve faizin sağlıklı geliştiği) bir piyasada sağlıklı işler. Aksi halde, ABD yaşanalara benzer sıkıntılar, küçük boyutta da olsa ülkemizde de önümüzdeki dönemlerde yaşanacaktır. Yurt içi talebi baskı altında tuturak vatandaşımızın ticaret (alım-satım) yapmalarını engelleyici yüksek faiz düşük kur politikası benimsemek rasyonel bir davranış değildir. Başarı hiç değildir !

Türkiye Merkez Bankası'nın uyguladığı “yüksek faiz-düşük kur politikası” orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyümüme veya kalkınma politikası değildir. Türkiye Merkez Bankası'nın uygulamakta olduğu gerçek yüksek faiz-düşük kur politikası çok riskli bir politikadır.
Türkiye'nin (ve gelişmekte olan diğer ülkelerin) hiç de hak etmediği bu olumsuz ekonomik gelişmelerin, ani ve kırılgan dalgalanmaların, kaynağı tamamen basiretsiz ABD Para ve Bankacılık yönetim anlayışıdır. ABD’nin dünya ekonomisindeki payını göz önünde tutulursa, tüm dünya ülkeleri ABD yaşanan olumsuz gelişmelerden anında etkilenmektedirler.

Yukarda belirmiş olduğum nedelerden dolayıdır ki; 2008 yılının ekonomik istikrardan uzak bir yıl olacağına inanmaktayım. Olası bir ekonomik ve/veya bankacılık krizinin tamamen dış kaynaklı olacağına, global istikrarsızlığın Türkiye ekonomisi üzerinde (borsa üzerinde) bir süre daha devam edeceğine, ekonomik büyümenin ve (ticaret) kazançlarının 2007 yılına göre daha az olacağına inanmaktayım.
15.02.2008

http://bigpara.ekolay.net/m3/bigyazar_detay.asp?id=665700