9 Mart 2009 Pazartesi

KKTC'de Teşvik Sistemi, Teşvik Politikası !

KKTC’de uygulanan teşvik sistemi kötü değildir, fakat tehlikelidir. Teşviklerin hırsızlığa, talana, soyguna dönüşmesi çok kolaydır. Yani, ülkede uygulanan “devlet teşvikleri politikası” aslında hırsızlığı teşvik etmektedir.

Teşvik, devlet tarafından çeşitli amaçlarla özel ve/veya kamu teşebbüslerine bir karşılık mukabilinde veya çoğu hallerde karşılıksız olarak yapılan ayni veya nakdi yardımlardır. Teşvik kavramı yerine “Doğrudan Gelir Desteği”, “Sübvansiyon”, “İktisadi Gayeli Mali Yardım”, “Üreticiye Yapılan Transfer Harcamaları”, “Primler”, “Ucuz Krediler”, “Ayni Yardımlar” vb. gibi kavramlar da kullanılmaktadır.


Devlet teşvikleri bir tür “negatif vergi” niteliğindedir. Devlet belirli kesimleri vergiden muaf tutabilmekte, belirli kesimlere ise toplanan vergilerin bir kısmını bir karşılık mukabilinde veya çoğu hallerde karşılıksız olarak transfer edebilmektedir.

Kanaatimce; devlet hiç bir şekilde ekonomide belirli kesimlere ayrıcalıklar tanımaması gerekir. Çünkü, bir kez devlet belirli bir kesime teşvik adı altında para aktarmaya başlayınca diğer kesimler de bazı gerekçelerle kendilerine teşvikler sağlanması talebinde bulunurlar. Bu kesimler ile siyasal iktidar ve bürokrasi arasında bir lobicilik (rantçılık) mücadelesi başlar. Bu mücadeleden parasal gücü elinde bulunduranlar, siyasal iktidara yakın olanlar, rüşvet ilişkisine giren kesimler galip çıkar. Gerçekte korunması ve gözetilmesi gereken sektörler veya kesimler ise “avucunu yalarlar”.

Teşvik nedeniyle (veya teşvik adı altında) müdahalelere başlayan iktidarların bu müdahalelerini başka alanlara da yayma istekleri kolay önlenemez. Öte yandan, aşırı teşvikler ekonomiyi doğal gidişinden saptırır. Girişimciler doğal olarak kâr getiren alanlara yönelirler. İktidarın desteği olmadan yaşayamayan girişimler ise zarar eden girişimlerdir. Bu zararı karşılayan iktidar ise, bu parayı vergilerden sağlar ve toplum zarar eden girişimlerin yükünü taşımak zorunda bırakılır.

Ülkede etkin bir teşvik politikasının oluşturulması şu şekilde olmalıdır:
  • Teşvikler, piyasa ekonomisinin geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve ona işlerlik kazandırılması amaçları doğrultusunda uygulanmalıdır.
  • Teşvik türleri piyasa ekonomisinin gelişmesini sağlayacak şekilde belirlenmelidir. Teşviklerin türleri mümkün olduğu ölçüde az sayıda, fakat etkinliği yüksek olmalıdır. Ayni ve/veya karşılıksız nakdi teşvikler yerine vergisel teşvikler, garanti teşvikleri vb. teşvik türlerine önem verilmelidir.
  • Teşvik politikasının uygulanması, izlenmesi ve denetlenmesi ile ilgili bağımsız bir kurum oluşturulmalıdır.
  • Teşviklerle ilgili yetki ve sorumluluklar bu bağımsız kurum bünyesinde toplanmalıdır.
  • Teşvikler, piyasa ekonomisinde rekabeti geliştirici ve destekleyici olmalıdır.
  • Teşvikler öncelikle üretim, yatırım ve işletme aşamasında verilmelidir.
  • Teşvikler eğer izlenirse ve denetlenirse ekonomik büyümede ve kalkınmada yararlı olur. İhracata verilen teşvik, yatırım ve işletme teşviklerinden farklı olarak nihai aşamada verilen bir teşviktir. İhracat teşviklerinin özellikle nakdi halde verilenlerin ekonomide tekrar yatırımlara yönelmesi kesin değildir. Bu açıdan teşvik politikasında, yatırım ve işletme teşvikleri, ihracat teşviklerinden daha ağırlıklı ve kapsamlı olmalıdır.
  • Teşviklerin finansman kaynakları sağlam ve yeterli olmalıdır.
  • Teşviklerin verilmesinde bürokrasi ve kırtasiyecilik en aza indirilmelidir.
En önemlise; KKTC'de dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen ve küreselleşme olgusunu dikkate alan etkin bir teşvik politikası oluşturulması gerekmektedir. Teşvikler, makro ve mikro ekonomik hedefleri gerçekleştirmede önemli bir ekonomi politikası aracıdır. Ancak; teşvik sisteminin son derece tehlikeli bir iktisat politikası aracı olduğunu, teşviklerin hırsızlığa, talana, soyguna dönüşmesinin çok kolay olduğunu asla unutmamalıyız.
21.09.2007