9 Mart 2009 Pazartesi

KKTC'de Neden Özelleştirme ?

Refah devleti düşünürlerinin, özelleştirme karşıtı olması şaşırtıcı olmamakla beraber bu düşüncelerin özelleştirme felsefesini kavrayamaması, özelleştirmeye karşı çıkması veya özelleştirme yerine özerkleştirme’yi savunmalarını normal karşılamak gerekir.


Turizm Emekçileri Sendikası (TES) Başkanı Bayram Karaman, Dome Hotel’in özelleştirileceği hususundaki düşüncelerini şöyle belirtmiştir:
“Özelleştirmeye karşı olduklarını, bireyciliğe karşın kolektif değerleri savunup kamu mülkiyetini ve kamu işletmeciliğini savunduklarını, Vakıflar Dairesi’nin taraf olacağı özerk bir yönetimle de, işletmenin (Dome Hotel’in) kâr yapabileceğini" belirtmiştir.

Hemen belirteyim; ulusal ve uluslar arası yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, hem gelişmiş hem de gelişen ekonomilerde, özel sektör kuruluşlarının ya da özelleştirilen Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT’lerin), tüm sektörler ve piyasa yapılarında çok daha yüksek performans göstermektedir. Yani, kamu mülkiyetinin potansiyel olarak rekabetçi sektörlerde daha iyi performans gösterdiğine dair tek bir kanıt bulunmamaktadır. Dolayısıyle, ben şahsen özel mülkiyet ve serbest rekabetin birbirinden bağımsız olğular değil, tam aksine birbirini tamamlayıcı ve pekiştirici olduğuna inanmaktayım. Serbest rekabeti daha etkin kılmak için özelliştirme, yani mülkiyet değişimi, ile mümkün olacağına inanıyorum.

Sosyal Refah Devleti düşünürleri, Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT’lerin) yapısal sorunlarını çözmenin yolu özelleştirmeden değil, bu kuruluşlara özerklik vermekten geçmekte olduğunu savunabilir. Ancak çok iyi bilinmelidir ki; bu kuruluşlar devlete bağlı kaldıkça özerklik kavramını sınırsız ve sorunsuz bir özgürlük anlamında ele almak gerçeklikten uzaktır.

KKTC’de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’ler) denildiğinde herkesin aklına gelen ilk şey: eski ve modası geçmiş yöntemlerle çalışan; verimsiz hizmet sunan; iktidarların istihtam deposu haline gelen (KİT’ler birer arpalıktır!); kendi finans ihtiyaçları için fon yaratma ilkesine titizlikle uymayan; piyasa ile rekabet edemediği için sürekli zarar eden; özel kanunlarla yönetilen kuruluşlar olmalarıdır.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT’lerin) sorunlarını çözmek için özelleştirmeden önce özerkleştirme yönteminin denenmesi fikri, zaman kaybından başka bir sonuç yaratmayacaktır. Yani, KİT’ler devlet örgütü içinde kaldıkça bu işletmelere özerklik kazandırmanın siyasal açıdan imkanı yoktur. Çünkü, mülkiyeti devlete ait olan işletmelerden politikacıların elini çekmesi mümkün değildir. Ayrıca onlar açısından mantıklı da değildir.

Kamu kuruluşlarına tam özerklik verilse bile, bu kez kötü yönetimden batmaları mümkün. İster iyi, ister kötü niyetle düşünülsün; kamu kuruluşları devletin malı oldukça politikanın etkisinden kurtulmaları, yani gerçek piyasa işletmecilik kurallarına göre yönetimleri mümkün değildir. Özelleştirme yoluyla kamu sektörünün daraltılması bir yandan kamu işletmelerinin Hazine’ye olan yüklerini azaltırken diğer yandan rasyonel bir İstikrar Politikası’nın uygulanması sonucu maliyetlerin düşürülmesi sözkonusudur.

Özelleştirme yanlızca hizmet ve ticaret alanındaki kamu kuruluşlarıyla sınırlı tutulmamalı, devletin mülkiyetinde ve iradesinde olan menkuller ile gayrimenkuller de özelleştirme kapsamına alınmalıdır. Böylece devlet sadece kanun koyucu ve kontrol edici hüviyetinin yanısıra özel teşebbüse gerçek piyasa ekonomisi için rekabet, üretim ve hizmet imkanı yaratarak bu hizmet ve üretimlerden yararlananlara da ödedikleri bedel karşılığında daha iyi mal ve hizmet alma imkanı yaratacaktır.

Devlet elinde kötü kullanılan kaynakların daha etkin kullanılacağı özel kesime devredilmesiyle verimlilik ve üretim artışı sağlanmış olacaktır. Bu arada artan hizmet ve üretim kalitesi vergi gelirlerini de genişleterek devlete ek kaynak sağlayacaktır.

KKTC’de Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin devam etmesini savunan görüşler, bu konuda çeşitli gerekçeler öne sürebilirler. Unutmamalıdır ki; kamu mülkiyetinin potansiyel olarak rekabetçi sektörlerde daha iyi performans gösterdiğine dair tek bir kanıt bulunmamaktadır.

Özelleştirme karşıtı olan tüm görüşlerin gerekçeleri, uygulamada büyük ölçüde geçerli olmayıp, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) toplumsal fayda üretmek yerine, topluma ciddi maliyetler çıkarmaktadır.

Devletin asli görevi üretim değil, denetim, düzenleme ve yönlendirmedir (DDY). Ülkede; denetimin, düzenlemenin ve yönlendirmenin yetersiz veya zayıf olduğu bir ortamda, Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin özelleştirilmesinde aşırı gecikmemek ve özel sektör reforumlarının etkinliğinin azalmamasına imkan vermemek gerekmektedir. Serbest rekabet koşullarının daha fazla güçlendirmesi ve hükümetin özelleştirme politikasını hızlandırması ve öncelikli sırada tutması gereklidir.
  • Ağır Devlet (MERKEZİYETÇİ ZİHNİYET) felsefesi üzerine kurulmuş olan KAMU KURULUŞLARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ gerekmektedir.
  • Devletin yetki ve sorumlulukları sınırlandırılmalıdır.
  • DEVLETİN ASLİ GÖREVİ denetim, düzenleme ve yönlendirme olmalıdır.
  • Özelleştirme konusunda uzman kişilerden yararlanılmalıdır.
  • ANİ ve PLANSIZ özelleştirme ile özelleştirme olmamalıdır

28.12.2007