6 Haziran 2009 Cumartesi

Dolların Hızlı Düşüşü ve Rasyonel Beklentikler

Tanım olarak kur, statik bir fiyat durumunu değil sürekli hareket halinde olan fiyat akımlarını ifade etmektedir. Kur dalgalanmaları bütün ülkelerde ayni anda ve oranda olmaz. Yani; bir ülkenin parası bazen bir dövize karşı paritesini korurken bir başkasına karşı değer kaybedebilmektedir.

Şöyle ki; Amerika Merkez Bankası’nın son günlerde yaptığı faiz indirimi kararı ile birlikte, dolar belli başlı ülke paraları karşısında hızlı değer kaybatti. Öreğin, 1976’dan beri ilk defa Kanada Doları Amerikan Doları karşısında bire birin üzerinde işlem gördü. Ameriken doları, yine, Avrupa Para Birimi Euro karşısında kısa sürede (bir haftada) yüzde 1.7 oranında değer kaybetti.

Kanaatimce; dolardaki bu hızlı değer kaybı oldukça tehlikelidir. Çünkü, ABD gerek makine gerek bilgisayar üretiminde kullardığı yedek parçayı ithal etmektedir. Diğer ülke para birimleri karşısında değeri düşen dolar nedeniyle yükselen ithalat maliyetlerinin genel fiyat düzeyinin (enflasyonun) yükselmesine neden olacaktır. Buna ek olarak düşük faizli dolar nedeniyle Amerikan bono ve tahvillerin cazibesi azalacağı için yön bulamayan para’nın da enflasyonu yükselteceği beklenmektedir.

Doların hızlı düşüşü Avrupalılar için de kaygı vericidir. Yapılan araştırmalar Avrupalıların Euro/Dolar kurunun düşük seviyelere (1.45-1.50 seviyesine) ulaşmasını beklemektedir. Bunun nedeni Amerika Merkez Bankası’nın 31 Ekimde yapacağı para politikası toplantısında kısa vadeli politika faizlerini yüzde 4.75’den yüzde 4.50 oranına indirebileceği beklentileridir.

Bu durumda Avrupalıların kaygısı ABD’ne gönderilen ihraç ürün imkanlarının büyük ölçüde daraltılmasıdır. Örneğin ABD’e, Almanya tarafından ihraç edilen araçlar, güçlü euro’nun etkisi ile Almanya’nın ihracatını azaltacak ve ekonomik büyüme hızı düşürecektir. Bu durumda, Avrupa Merkez Bankası’nın Euro’ya (Euro Bölgesine) rekabet gücü kazandırması gerekecektir.

Doların hızlı değer kaybı Avrupa’yı kaygılandırırken Japon Yeni de dollar karşısında düşüş yaşadı. Fakat, Japonya’nın yüzde 0.50 oranındaki borçlanma faiz oranı, yüzde 4.0 oranında Euro Bölgesi faizleri, yüzde 6.5 oranında Avusturalya ve yüzde 8.25 oranında Yeni Zelanda ile kıyasladığında oldukça düşük düzeyde bulunuyor. Düşük faizli Japon Yeni borçlanıp yüksek faizli yerlere (bölgelere) yatırım yaparak para kazanmak geçerliliğini halen korumaktadır.

Japon Yeni borçlanarak yatırım yapma cazibesinin sürmesi ve Amerikan Doları’nın faizlerinin keskin bir şekilde indirilmesi yüksek reel faiz veren ülkeler yatırımcılar için çok çekici hale gelir. Yüksek reel faiz oranlarıyle dikkat çeken Türkiye de bu bakımdan yatırımcılar için oldukça kârlı bir ülke. Bu nedenle dolar faiz oranlarının 0.50 puan indirilmesinin ardından Türkiye’ye büyük miktarda para girişi olmuştur.

Kaanatimce Türkiye’ye para girişi devam etmesi halinde Türk Lirası (dollar karşısında) değer kazanmaya devam edecektir. Türkiye’ye gelecek yabancı parayla İstanbul Hisse Senedi Piyasası (İMKB) değer kazanacak ve bu yıl içinde dolar/YTL paritesi 1 lira 15 kuruş 1 lira 17 kuruş arasında bir seviyeye kadar düşebilecektir. Diğer taraftan zaten aşırı değerlenen lira’nın hızla değerlemeye devam etmesi Türkiye ekonomisi için pek de olumlu bir durum değildir.

Özetle; aşırı değer kazanan lira’nın ne zaman düzeltme yapacağını görebilmek, yabancı para girişinin devam ettiği bir ortamda, temel analiz metotlarına göre mümkün değildir. Ancak, Türkiye’ye gelecek olan yabancı parayla bu yıl içinde dolar/YTL paritesi 1 lira 15 kuruş - 1 lira 17 kuruş arasında bir seviyeye kadar düşebileceğini bir kenara kaydetmekte fayda vardır.

26.09.2007