30 Kasım 2009 Pazartesi

BORSA PARADOKSU, TEMEL VE TEKNİK ANALİZCİLER

Finans kilsesinin bilmesi gereken en temel konu şudur: Hiç kimse, ne borsanın yönünü ne de bireysel hisse senetlerinin göreli çekiciliğini kalıcı bir biçimde öngöremez.
Ve bu nedenle, hiç kimse sürekli olarak piyasadan daha iyi toplam getiri elde edemez. Kuşkusuz, ara sıra kârlı işlem olanakları ortaya çıkabilir. Ancak bunlar herkes tarafından öğrenildiğinde, ansızın tükenirler.

Henüz hiç kimse ya da hiç bir kurum, özellikle vergi ve işlem bedeli ödüyorsa, sürekli olarak para kazandıran, riske göre düzenlenmiş hisse senedi alım-satım fırsatları yaratabilmiş değildir. Borsa'da (finans piyasasında) her zaman "kazan-kazan" diye birşey yoktur. Finans piyasasında, her zaman ve her yerde, birinin kazancı diğerinin kaybıdır.

Hemen belirteyim; bu makale "Spekülatörlere" ve "Manüplatörlere" yönelik değildir. Bu makale yatırımcıların bilgi ve beğenisi için hazırlanmış olup Etkin Piyasalar, Temel ve Teknik Analizciler (Grafikçiler) adlı makalenin son kısmıdır.

Akademik ayrımcılığımızın simgesi olan cüppelerime güvenerek yatırımcılara uyarı(lar)da bulunmakta yarar görüyorum. Borsa deneylerinden elde edilen sonuçlara göre:
  1. Teknik analiz yıldız falına benzer, ancak onun kadar bilimseldir.
  2. Teknik analiz programlarının sınavı geçtiği söylenemez . Teknik yöntemler, yararlı yatırım taktikleri/stratejileri oluşturmakla elde edilemez.
  3. Teknik analizciler, müşterilerinin yat edinmelerini değil, broker'lara yat aldıracak alım-satım işlemlerinin üretilmesine yardımcı olur. Halk bu tuzaklara düştüğü sürece, teknik analistler de revaçta olmayı sürdürürler.
  4. Grafik okumak ile finans piyasalarından anormal kâr elde edilemez. Romalı kahinler gibi, graf okumakla piyasaları alt edilemez.
  5. Grafikçilerin aradığı trendler, röntgen filimleri üzerindeki X-ray ışınlarını gözlemleyen cerrahın gözüyle bakmaya benzer.
  6. Grafikçilerin yaratmış oldukları tekniklere/yöntemlere hiçbir entellektüel sempati duyulmaz.
  7. Borsanın temelinde mantık vardır. Grafik okumak ve istatistiksel ilişkiler kurarak yatırımcıların başarılı olması beklenmemelidir.
  8. Piyasadan çok ender olarak görülen anormal getirilerin piyasaların etkin olmamasından mı, yoksa risk ölçüm yetersizliğinden mi kaynaklandığını bilmek olanaksızdır.
  9. Borsa'da rastgele yazı-tura ile oluşturulan bir hisse portföyünün getirisi, yatırım profesyonellerin seçtiği bir hisse portföyü kadar iyi sonuç elde eder.
  10. Yatırımın başarısı, geleceği önceden görme yeteneğine bağlı bir kumardır. Borsayı yenme başarısı, kumarhanede blackjack oynayıp krupiyeyi yenme başarısı kadardır.
  11. Teknik öğreti geçici bir hevesdir. Teknikçilerin, borsada gerçek değer arayışı bir serabın peşinde koşmakla ayni şeydir.
  12. Grafikçi, uzun vade yatırımcı değil, kısa vadeci trader'dır. Herkesin aynı anda davrandığı bir noktada, hiçbir satın alma veya satış sinyali değer taşımaz. Teknik değerini yitirir.
  13. Tekniz analiz stratejileri eğlendirici ve dinlendirici olabilir, ama gerçek anlamda hiçbir değeri yoktur. Teknik analiz son derece değersizdir. Piyasa zamanlaması için teknik analize başvurmak özellikle tehlikelidir.
  14. Borsa analizcileri boğacı kesilmek için her zaman bir neden bulurlar. İstenmeyen satış sözcüğünü çok ender kullanırlar, çünkü mevcut ya da gelecekteki yatırım bankacılığı ilişkilerini tehlikeye sokmayı ya da bilgi almakta güvendikleri kurumsal finans müdürlerini kırmak istemezler.
  15. Borsadaki spekülasyon psikolojisi, gerçek dışı bir olayın gerçek tiyatrosudur. Yatırımcılar kısa yoldan zengin olma sevdasına düşünce önlerindeki her yemi kapmaya çalışırlar. Halk aç gözlü davranmadığı takdirde manipülatörlerin hişbir şansı olmaz. Finans piyasasında ponzi düzeni (sahte reçete !) dolandırıcılık kapsamına girer.
  16. Borsa'nın genelinde Newton Yasası (Yer Çekimi Kanunu) tam tersine işler. Borsada, aşağı düşen tekrar yukarı çıkmak zorundadır. Ancak bu tek tek hisse senetleri için her koşulda geçerli olmamakla birlikte, genel olarak (Yer Çekimi Kanunu) borsa için doğrudur.
  17. Finans tarihi, aşırıya kaçan, bolluk içinde yüzen tüm piyasaların sonuçta yer çekimi kanununa boyun eğeceklerini belirtir.
  18. Borsa bir oylama sistemi değil, bir ölçüm sistemidir. Borsada, hisse senetleri gerçeklere göre değil, beklentilere göre satın alınır.
  19. Borsa arz ve talep kanununa göre hareket eder. Medya ise, spekülatif balonların sürekli havada kalmasında önemli bir rol oynar. Para piyasasının bir özelliği de, spekülatif olanakları artıracak bir yöntem gerektiğinde, piyasanın o yöntemi kesinlikle oluşturmasıdır.
  20. Hisse senedi ile ilgili söylentilerin toplumun ilgisini çekecek türden şeyler olduğuna karar vermek için, yanlızca, sezgimizi ve spekülatif duygularımızı kullanabiliriz.
  21. Borsanın hafızası, varsa bile, çok kıttır. Piyasa zaman zaman bir tempo sergilese de, bu güvenilir değildir ve trend izleme stratejileri uygulanırken ortaya çıkan önemli işlem maliyetlerinin üzerine çıkacak kadar uzun sürmez.
  22. Borsada kısa dönemli bir tempo olsa da, işlem maliyetlerini ödeyen bir yatırımcı(lar) bundan yararlanamaz. Grafik üzerindeki bir sonraki hareket, daha önce olanlar temelinde kesinlikle öngörülemez.
  23. Tarih borsada kendini yeniler; ancak bu yenileme geçmişteki fiyat örneklerinden bilgi edinme çabalarını birbirine karıştıran değişik, şaşırtıcı yollardan gerçekleşir.
  24. Hiçbir sektörün durumunu önceden bilmek kolay değildir. Borsa üzerinde haberlerin birbirinin ardı sıra gelmesi rastgeledir. Bir haber rastgele değilse, daha önceki bir habere bağlı ise o zaman haber olmaktan çıkar.
  25. Değersiz hizmetlere olan bağlarınızı kesin; sürekli grafikleri okuyan ve sürekli olarak hisse senedi satmanızı öneren broker'lardan uzak durun.
  26. Finans tahminleri, yıldız falına saygınlık sağlayacak kadar bir bilim dalıdır. Piyasa’da hangi F/K oranının uygun görüleceğini her şeye kadir tanrı bile bilmeyeceği gibi, oranların gelecekte nasıl değişeceği de tahmin edilemez. Değerleme değişmeleri kesinlikle öngörülemez.
  27. Hisse senedi analistinin, geleceği görmekte neden güçlük çektiğini açıklayan beş faktör vardır: rastgele olayların etkisi, yaratıcı muhasebe yoluyla kuşkulu kazançların bildirilmesi, çoğu analistin özünde yeteneksiz olması, en iyi analistin satış masasında veya portföy yönetiminde yitirilmesi, büyük yatırım bankacılığı işlemleri yapan firmalardaki analistleri bekleyen çıkar çatışmalarıdır. Burada can alıcı (önemli olan !) nokta dikiz aynasına bakarak yatırım yapmamaktır.
  28. Borsada kalıcı kalıplar olarak adlandırılan şeyler, şans oyunu oynayan bir kumarbazın şansının yaver gitmesi olasılığından daha sık gerçekleşemez.
  29. Hisse senedi grafiklerindeki döngüler de, sıradan bir kumarbazın şanslı veya şansız olduğu anların sayısına ilişkin döngülerden daha gerçekçi değildir.
  30. Hiçbir şey bedelsiz elde edilemez. Riskin artması daha cömet getiriler için ödenen bedeldir. Dayanma gücünüz yatırım kararında alınabilecek filli riskte önemli bir rol oynar.
Sonuç: Ben etkin piyasa tezinin savunucusuyum. Benim gibi birçok iktisatçının etkinliğe inanmasının birden fazla nedeni vardır. İlk olarak, piyasaların yeni bilgiyi hızla ve çoğu kez doğru yansıtan olağanüstü başarılı araçlar olduğunu düşünmekteyim.
İkinci olarak, piyasaların hisse senedi fiyatlarını, kazanç ve kâr payı gibi esaslarla açıklanmayacak kadar büyük bir volatilite gösterdiğinde bile etkin olduğunu düşünmekteyim.
Son olarak, finans piyasalarında yatırımcıların ortalamanın üzerinde risk almadan, ortalamanın üzerinde getiriler elde etmelerine izin vermedikleri için etkin olduğuna inanmaktayım.
Yatırımın getirileri, değişen derecede, gelecekteki olaylara bağımlıdır. Yatırımın büyüsü de buradadır; yatırımın başarısı geleceği önceden öngörme yeteneğine bağlı bir kumardır. Yatırım oyunu sevişmeye benzer. Vazgeçilmeyecek kadar eğlencelidir. Piyasa'nın bizleri haklı çıkardığını görmek müthiş bir duygudur. İnsanlar büyük işler yaptıkları zaman böbürlense de, büyük işler çoğunlukla büyük tasarımdan çok ŞANS eseri ortaya çıkar.
Piyasa’dan para kazanmak zor değildir. Kaçınılması zor olan şey, paramızı çabuk zengin olma umuduyla, kısa dönemli spekülatif işlemlere yatırmaktır- Rezil İnsan. Yatırımcılar tarafından (herkesce) bilinen bu ders, her zaman gözden kaçabilir...!

29 Kasım 2009 Pazar

Statistical Paradox: Distortion of Truth

In a world of risk and uncertainty, statistical falsies present a great danger to our society. We must spend a great time to sort out statistical paradoxes (statistical falsies) that present us by economic agents (individuals, firms and governments)...! The open society or a great society does not mean the paradoxal society; statistically fallacy society in discussion and interpretation of the present day reality.
  1. This essay critically discusses statistical paradoxes arising (knowingly or unknowingly) from individual, firm and government) that presenting the data information in order to obtain the maximum outcome in the economic activity.
  2. Statistics is defined as follows: Statistics is the science of collecting, organizing or describing, and ultimately drawing conclusion from the data. It is a major branch of mathematics; and so it uses a simplified mathematical language to present more complex ideas.
Statistics can be used (knowingly and unknowingly) in distorting the truth (conclusion that follows from premises). When the presented the data and hence asked to draw a conclusion from it we should concern with the reliability of the source, with the techniques used to collect the data, and with the way in which the data presented.

These considerations must be addressed when we are evaluating the presented data. We should not be sceptical of all data, but we should learn to challenge statistical data that see, read and hear...!

Statistics is helpful in providing a powerful interpretation of reality but also can be used to distort our understanding. Sometimes, statistics present a paradox where as stated the simplicity, directness, and completeness are its strengths, but also these qualities are its weaknesses...!
When we are determining the validity of the data and the reliability of their sources we should ask the following questions:
  • Is there reason for the source to biased in reporting the result?

The field of advertising is extremely complex. Manufacturers are constantly dreaming up schemes to market their product. A very effective method of advertising is to quote statistical data similar to the “Four out of five dentists recommend" and "100 % protective against the H1N1 flu virus". When the toothpaste and soap (hand-wash) manufacturer declares its products superior, then we must question the motive?

  • What procedures was used to collect the data ?

In this, we should also ask: were the data obtained by an independent party? Was a scientific procedures used to collect the data? Did the data present the intended population? Was the sample size adequate? Were the data contrived from the other information?

Each of these questions must be answered when we examine the origin of the data. The aim is to ensure that the data are collected by a party will not gain monetarily by the result. A scientific procedure is used in designing an experiment or conducting a survey sample.
"Duracell Batteries Last 5 times longer"-Longer then what? "100 % protective against the H1N1 flu virus"-where the data comes from ?

If we read more closely, we can see that "Duracell brand batteries last up to five times longer then regular carbon batteries". Were the tested batteries of comparable price ? We all know that alkaline batteries last longer then carbon batteries. Were the Duracell batteries also carbon?

  • Are the data reasonable; would you normally expect such result ?
  • Are the data useful, relevant, and so reported properly?
  • Are the data-or-graphs misleading the truth?

In order to avoid or lessen damage caused by false conclusions, we should learn to challange statistical data that we see, read and hear.

26 Kasım 2009 Perşembe

YÖNETİM PARADOKSU: İÇ KONTROL-İÇ DENETİM PARADOKSU

Yönetim süreçlerinde en fazla yaşanan paradoks iç kontrol kavramı ve kapsamı ile ilgilidir. Kavramsal olarak iç kontrol, bankalarda yönetim tarafından en az anlaşılan ve çoğu zaman iç denetim süreci ile karıştırılan bir terimdir.

İç kontrol dinamik bir süreçtir. İnsanlara (kişilere) bağımlı olmasından ötürü, iç kontrol sürecinden % 100 garanti beklemek saflıktır. İnsanlar tarafından gerçekleştirildiği için iç kontrollerden % 100 garanti beklenemez. Beklenmemesi gerekmektedir.

İç kontrol, iç denetim faaliyeti değildir; iç denetim biriminin normları ve tüzüğü değildir... !

İç kontrol, finansal bilgilerin doğruluğunu, güvenilirliğini, faaliyetlerin etkinliğini ve verimliliğini, yapılan işlemlerin iç ve dış yasa ve düzenlemelere uyğunluğunu amaçlayan dinamik bir süreçtir.

Ax ---> İÇ KONTROL = YÖNETİM

İÇ KONTROL YÖNETİM SÜRECİ = Girdi -> Oluşum -> Çıktı (Sonuç)

İÇ KONTROL SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ==>

3P FORMÜLÜ = (POLİTİKA -> PROSEDÜR-> PROSES)

Ax = İç Kontrol Süreci => Ax = ƒ ( A1,A2, A3, A4, A5, An...) =>

Ax = ƒ(Ώ) ,

An = ~ Kontrol Unsurları/İç Kontrol Yönetişim Unsurları

Ax = T1 + T2 + T3+ Tn.... , T > 0 , T ∞

İç kontol bir yönetim aracıdır. Kurumun amaçlarına ulaşmasında yardımcı olacak bir KURUMSAL YÖNETİM aracıdır. Bankacılık doğası gereği iç kontol süreçsiz bir faaliyet alanı düşünmek mümkün değildir.

İç kontrol uygulamalarının yeterliliğine dair değerlendirmeler iç denetim faaliyetleri ile gerçekleştirilir. İç denetçiler, denetlediği birimin iç kontrol unsurlarını iyice bilmesi gerekmektedir.

Kurumun iç kontrol sistemini iyice bilmeden/tanımadan değerlendirme yapmak tehlikeli bir sonuç doğurabilmektedir. Tanıdan tedaviye, iç denetçiler denetledikleri birimlerin iç kontol süreçlerini iyice bilmesi gerekmektedir.

Kurumun iç kontol sistemini anlamak için ez az beş (5) kontol unsurunun iyice bilinmesi ve eş zamanlı olarak bu unsurların denetçiler tarafından değerlendirmeye alınması gerekmektedir. Şöyle ki;

1. KONTROL ÇEVRESİ

Kontrol çevresi unsurları: Dürüstlük ve etik değerler => uzmanlığın dikkate alınması => yönetim felsefesi ve faaliyet yaklaşımı => örgütsel yapı => yetki ve sorumluluk verme yöntemleri => insan kaynakları politikası ve uygulamalarını vb. gibi usurları içermektedir.

2. RİSK DEĞERLENDİRMESİ

Risk değerlendirmesi unsurları: amaçların belirlenmesi=> risklerin tespiti ve analizi=> değişim yönetiminin uygulanması ve hareket tarzlarının belirlenmesi

3. KONTROL EYLEMLERİ

Kontrol Eylem unsurları: fziksel kontroller => faaliyet veya eylemsel düzeydeki yöneticilerin birim veya bölümleriyle ilgili performas sonuçlarının izlenmesi =>Bilgi İşlem Süreç ve Bilgi Sistemleri üzerindeki kontroller => (Bütçe) Amaç ve fiili sonuçları karşılaştırmamızı sağlayan performans göstergelerinin oluşturulması => Görevlerin Ayrıştırılması ve mali niteliğindeki bir işlemin tek bir kişi tarafından sonuçlandırılmaması, tek bir kişinin sorumluluğuna bırakılmaması => İşlemlerin yapılması, işlemlerin kaydı ve aktiflerin korunması farklı kişiler tarafından gerçekleştirilmelidir.

4. BİLGİ VE İLETİŞİM: MUHASEBE BİLGİ SİSTEMİ

Bilgi ve iletişim unsurları: kurumun muhasebe bilgi sistemi (MBS) => gereklilik, zamanlılık, doğruluk ve ulaşabilirlik hususundaki niteliklere bütünüyle uymalıdır.

5. İZLEME

İzleme unsurları: sürekli takip ve izlem => iş süreçlerinin etkinliğinin ve verimliliğinin değerlendirilmesi => yeni kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi.

İç kontol unsurlarının önceden bilmesi, ve denetim faaliyetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sürdürülebilmesi, kurum amaç ve hedeflerine ulaşmasında hayati bir önem arz etmektedir.

İç kontol "DEVAMLILIK" esasına dayanan bir süreç olup, etkin bir yönetim aracı olarak kullanılması gerekmektedir.

İç kontrol süreci (ve iç denetim süreci) statik bir süreç değil, dinamik bir süreçtir. İç kontol belli başlı zaman, alan ve noktalarda değil, kurumun tüm faaliyetlerini kapsayan dinamik bir süreçtir.

(Banking Paradox: The Paradox of Internal Control and Internal Auditing)

16 Kasım 2009 Pazartesi

BANKACILIKTA HİLE VE SUİSTİMAL RİSKİ

When fuel, oxygen, and heat are brought together, there is a high probability of fire. The same is true for fraud. Fraud is most likely to occur when three key factors are present-Opportunity (Perceived or Real),Pressure and Rationalization.

"ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ"
Finans tarihinin her köşesinde hile ve suistimal olayları kurum ve kuruluşların korkulu rüyası olmuş ve gelişmelerine büyük ölçüde engel (RİSK) teşkil etmiştir. Hile ve suistimaller kurum ve kuruluşların iflas etmesine, birçoğunun ise yüksek miktarda zarar yazmasına yol açmıştır.

Hile ve suistimal risklerinin etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilebilmesi için profesyonelleşen denetim mesleğinde kendimize güvenmemiz, ikilemden özgür ve bağımsız bir şekilde çalışmamız gerekmektedir. Denetim paradoksundan kaçınmamız, hem mesleğimize hem de çalıştığımız kuruma artı değer katmamız gerekmektedir.

Bu yazımdaki esas amaç; kurum içerisinde, kurum zararına tasarlanan veya gerçekleştirilen hile ve suistimal riski göstergeleri hususunda bilgi sunmaktır ve öneriler geliştirmektedir. Kurumsal yönetim (YÖNETİŞİM) ile iç denetim hususunda ilişki kurmak ve mesleki gelişmeye katkı koymaktır.

Makro ve mikro düzeyde, hile ve suistimal riski (fraud risk) göstergelerinden yararlanmak mümkündür:

Kendi özel çıkarları doğrultusunda banka varlıklarının kötüye kullanılması. Genel Gider harcamalarının aşırı bir şekilde sorumsuzca kullanılması-genel gider hesaplarının şişirtilmesi. Örneğin,

Çalışanlara anneler gününde kurum kasasından çiçek alınması, müşterilere kurum kasasından aşırı derecede çiçek/çelenk gönderilmesi.

İzaz ikram hesabını kötüye kullanılması. Kurum kasasından müşterilere kahvaltı alınması, kurum kasasından müşteriler ile aşırı derecede, amaç ve hedefi bilinmeyen, yemek ısmarlamak vb. gibi izaz ikram giderlerini usulsüzce kullanılması.

Hem kendine hem de diğer özel ortaklarına banka kaynaklarından çıkar sağlanması.

Telefon giderlerinin aşırı bir şekilde genişletilmesi, ve bu konuda önlem alınmasından kaçınılması.

Sahte para alımlarının, kasa noksanlıklarının aşırı bir şekilde genişlemesine olanak sağlanması. Bu konularda önlem alınmaması hususunda üst yönetime baskı ve direnç unsuru yaratılması.

Banka yönetimi tarafından tanınan hakları (görev, yetki ve sorumlulukların) kötüye kullanılması.

Personelin taciz edilmesi, ve taciz faliyetlerini baskı ve korku ile saklanılması veya gizlenmesi üzerine önlem alınması.

Denetim faaliyetlerinin yapılmaması üzerine denetim personeline baskı uygulanmasına çalışılması. Denetim personelini pasifize edilmeye çalışılması. Diğer yöneticiler ile beraber baskı grupu oluşturulması ve denetim faaliyetlerini engellemeye çalışılması, kurum içerisinde denetçileri çökertmeye çalışılması.

Kredi hesaplarının iç ve dış mevzuat kuralları çerçevesinde kullandırılmasını değil, kendi kötü politikaları çerçevesinde (usülsüzce) kullandırılması ve bu hususunda yetkili personel ile çatışmaya girilmesi.

Şube/Birim performansını şişirmak suretiyle kendi kendine ve etrafındaki menfaat gruplarına haksız kazanç ve güç ortamı yaratılması- haksız maaş artışı ve terfi.

Çapraz kefalet ile kredi riskini seksen bir (81) kat artması. Verilen kredilerin % 60'dan fazlasının zamanında tahsil edilememesi.

Kabul görmüş kredilendirme prensipleri dışında müşterilere kredi tahsis edilmesi, kendisine tanınan kredi limitinin usulsüzce kullanılması.

Kredi politikasının kendi usülsüz politikaları doğrultusunda değişmesine baskı yapılması.

Tahsili geçikmiş Alacakların çok yüksek bir seviyeye ulaşmasına imkan sağlanması.

Krediler ve Diğer Alacaklar, ve Karşılıklar Tebliğine uyulmaması; bu uyumsuzluğu ilke edinmesi, hem kendisine hem de etrafında çalışanlara uyumsuzluğu ilke edindirmeye çalışılması.

Bankacılık Etik ilkelelerinden uzak bir yöneticiliği benimsenmesi.

Haksız olduğu bir çok konuda denetim personeli ile çatışmaya girmek.

Usülsüzce yapılan işlemler/faaliyetler konusunda herkesi heryerde herşey tamamdır diye inandırmaya çalışmak.

Kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda diğer birim (yöneticilerine) müdahale edilmesi; üst yönetimi uyguladığı kötü politikalar hususunda ikna etmeye çalışılması.

Limit-Onay mekanizmasına uymakta zorluk yaşanması. Diğer tüm yöneticileri de limit-onay mekanizmasına uymamaları hususunda ikna etmeye çalışmak.

Çalıştığı birim personeline aşırı korku ve baskı yapmak. Yanlış bankacılık uygulamalarını birçok personele benimsetmeye çalışmak.

Korku ve baskı yaparak birim içerisindeki kötü (usülsüz) iş süreçlerinin gizli kalmasının sağlanması. "Birim içerisinde herşey olumlu gidiyor"; "hiçbir sorun yok havası" yaratılması.

Usülsüz (etik olmayan) politikalarına, fikir ve yöntemlerine uymayan personeli cezalandırmak;

Personelin eğitim ve gelişmesine her yönden engel olmak.

Personelin mali yıl boyunca göstermiş olduğu performansını düşük göstermek. Terfi ve özlük haklarından men etmek, bu politikaları bir korku unsuru olarak kullanmak.

Birim personeline iç ve dış kanun ve mevzuat bilgilerini okutmaması, bu konuda bilinçlendirmemesi. Personele "bunlar (iç ve dış mevzuat) bizleri kapsamaz" deyip gelişimlerine ve uyum yönetimine engel olunmak.

"Paranın karası beyazı olmaz" felsefesi takınmak. Müşterileri iyice tanımadan, mevduat kabul etmek. Kimliği belirsiz kişi ve kuruluşlara mevduat hesabı açmak. Bu konuda hiçbir yasaya uymamak, ve bu hususunda uyumsuzluğa devam etme ilkesini benimsemek.

Değişime ve gelişime açık olmamak. Yönetim tarafından uygulanmak istenen (uygulanan) iyi yönetişim prensiplerine uymamak. Uymakta çok yüksek derecede güçlük yaşamak. Uyumsuzluk kültürü benimsemek.

SONUÇ:
Hile ve suistimal risklerini tespit etmek kolay değildir. Ancak hile ve suistimal risklerinin tespiti için kendimize güvenmemiz, etrafımızdakileri iyice tanımamız (iç ve dış müşterileri: müşterini ve çalışanı tanı), hile ve suistimal göstergelerinden etkin bir şekilde yararlanmamız gerekmektedir.

Risk odaklı denetimlerde; "profesyonel kuşku" ilkesine bağlı kalmak, ve şüpheli işlem göstergelerden etkin bir şekilde yararlanılması gerekmektedir. Hile ve suistimal risklerine karşın etkin bir önlem ve yöntem geliştirmek, ve böylelikle çalıştığımız kuruma artı değer katmamız gerekmektedir.

Dinamik bir iç denetim süreci için paradoksal kuvvetlerden sakınmak, ikilimden özgür ve bağımsız olarak çalışmak, en temel felsefemiz olmalıdır.


Hakan ÜREM-
(Chief Audit Executive)

BANKACILIK İŞİ RİSK YÖNETİM İŞİDİR; RİSK YÖNETİM SANATIDIR.